"Müziğe Giriş", müziğin tekniğini, ses, frekans, renk, tını, diyez, bemol, ölçü, anahtar gibi basit terimlerden, armoni, müzik biçimleri, orkestra, partisyon okuma gibi daha heyecan verici alanlara kadar, pek çok başlık altında müziksevere tanıtıyor. Müzik örnekleri ve çalgı çizimleriyle zenginleştirilmiş kitabı izleyen okur, teknik ayrıntılar içinde kaybolmadan, bir eseri notasından izleyebilecek yeterli donanıma kavuşuyor.
Basından
Genç kuşak bestecilerimizden Mehmet Nemutlu ise Otto Karolyi'nin "Müziğe Giriş" adlı kitabını Türkçeye çevirmiş. Bu kitabın önsözünde de müziğin hem sanat hem de bilim olduğu vurgulanıyor ve deniyor ki: "... müziğin dilinden anlamayan bir müziksever, tatilini geçirmek için gittiği bir ülkenin doğal güzelliklerini gören, o ülke halkının davranış biçimlerine tanık olan, konuşmalarını dinleyen, ama söylenenlerin tek bir sözcüğünü bile anlamayan bir turste benzer..." Böyle bilinçsiz bir müzik turisti olmak istemiyorsanız eğer, yarından tezi yok bir "Müziğe Giriş" kitabı edinin kendinize.
(Filiz Ali, Yeni Yüzyıl, 24 Kasım 1995)
Kitaptan Bir Bölüm
Müzik hem sanattır, hem bilim. Dolayısıyla hem duygusal olarak algılanabilmeli, hem de akıl ile kavranabilmelidir. Herhangi bir sanat ya da bilim dalındaki gibi müzikte de, bilgiye ya da ustalığa giden yolda "kestirmeler" yoktur. Müzik dinlemekten hoşlanan ama müziğin dilinden anlamayan bir müziksever, tatilini geçirmek için gittiği bir ülkenin doğal güzelliklerini gören, o ülke halkının davranış biçimlerine tanık olan, konuşmalarını dinleyen ama söylenenlerin tek bir sözcüğünü bile anlayamayan bir turiste benzer. Duymasına duyar; ama anlayamaz.
Bu kitap temel bir müzik kavrayışı için gereken araçları sağlar. Ama ne kadar bilinçli okunursa okunsun, okuru müzisyen kılmaya yetmez. Müzik yazmayı öğreten bir kitap da değildir. Tüm dillerde olduğu gibi müzik dilinde de, yalnızca dilbilgisel bir akıcılık sağlamak için bile yıllarca çalışmak gerekir. Bu kitabın amacı, müziğin malzemesini ve temel kurallarını büyük bestecilerin uyguladığı biçimiyle okura tanıtmaktır. Ayrıca, dinlediği müzikte teknik olarak ne olup bittiğini anlaması için gereken ön bilgilerin belli bir ölçüde karşılanmasına da çalışılacaktır. Belki de okur, o ülkenin diline belli bir derecede hakim olabilen ve tekrar o ülkeye gittiğinde, en azından yerel gazetede yazılanları çözebilen, çevresinde olup bitenleri az çok anlayabilen, ülkenin coğrafyası ile sosyal yapısı üzerinde belli bir fikir edinebilen, halkla konuşurken dili tutulmuş gibi kalmayan bir turistinkine benzer bir düzeye ulaşacaktır.